Akabe’de Buluşmanın Heyecanı

YAZAR : Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr

Medine’nin ilk müslümanları olarak İslâm tarihine altın harflerle geçen 6 güzel insan, güzelliklerine güzellik katan çok iyi bir çalışma yapmışlardı. Hem o kadar ki; sadece evlerde değil, Medine’nin sokaklarında, hurmalıklarında, çarşılarında, dükkânlarında, her yerde sürekli İslâm konuşuluyordu artık.1 Bir yılı böyle ciddî çalışmalarla değerlendirmişlerdi…

Îman ve İslâm ile beraber, çok ciddî sorumluluk üstlenip, çok ciddî çalışmalar yapacaklarına dair Peygamber Efendimiz’e söz veren Hazret-i Es‘ad ve arkadaşları, aynı zamanda gelecek yıl buluşmak üzere de söz vermişlerdi:

–Gelecek yıl hac mevsiminde gelmeye söz veriyoruz! Siz de uygun görürseniz yine burada buluşalım!

Peygamberimiz -aleyhisselâm- da uygun görünce, karşılıklı sözleştiler. Bunun üzerinden bir sene geçmiş, yine hac mevsimi gelmişti.

Hazret-i Es‘ad bin Zürâre -radıyallâhu anh- ve arkadaşları, bir yıldır hasretiyle yanıp kavruldukları Peygamber Efendimiz ile buluşmaya gideceklerdi…

Daha önce anlatmaya çalıştığımız gibi, ilk buluşma ve görüşme 6 kişi ile gerçekleşmişti. Şimdi 12 kişi olarak gidiyorlardı.

Bu 12 müslümandan 5’i, bir yıl önce Peygamberimiz ile görüşerek İslâm ile şereflenmişlerdi. 7’si ise yeni gelenlerden oluşuyordu. Birinci görüşmede bulunan Hazret-i Câbir bin Abdullah -radıyallâhu anh-, hasta olduğu için bu anlamlı sefere çıkamamıştı.2

Medine’de sadece 12 müslüman yoktu. Müslüman sayısı her geçen gün de artıyordu. Ancak bu sefere ancak 12 müslüman katılabilmişti. Gidenler büyük bir heyecanla yola çıkarlarken, geride kalanlar da Peygamberimiz’e selâmlarıyla beraber gönüllerini de gönderiyorlardı. Yola koyulanlar bir başka heyecan içindeydiler, yolcu edenler bir başka heyecan…

Medine’den Mekke’ye doğru yola çıkan kafile bir hayli kalabalıktı. Bunca kalabalık yığın arasında sadece 12 müslüman vardı.

Müslüman; mükellef insandır, çalışkandır, üretkendir. Onlar da çok çalışmışlardı. Mekke müslümanları bir başka aşkla çalışıyor, Medine müslümanları da bir başka aşkla çalışıyorlardı.

Peygamber Efendimiz -sallâl­lâhu aleyhi ve sellem- başta olmak üzere, İslâm ile şereflenen her bir sahâbî çok ciddî bir çalışma içindeydiler. Zaman durma zamanı değildi çünkü. Hirâ Nûr’daki vuslattan bu yana 12 yıl geçmişti. Yine bir hac mevsimiydi. Önceki yıl gelip de müslüman olan 6 Yesribli de 12 olarak geliyordu…

Peygamber Efendimiz -sallâl­lâhu aleyhi ve sellem-; her fırsatta ve her yerde insanları İslâm ile şereflenmeye çağırıyor, bu uğurda her türlü tehlikeyi de göze alıyordu. Tabir yerindeyse hac mevsiminde karargâhını Mina bölgesine kurmuştu sanki… Karşılaştığı her insana bir umut deyip yaklaşıyor ve her birini Allâh’a îmâna davet ediyordu. Akabe bölgesinde çok acı sahneler de yaşanmıştı. Ancak biz buradaki bütün ayrıntıya girmeden, sadece Medine’den gelenler kısmını anlatmaya çalışacağız…

Oldukça kalabalık ve karmaşık bir topluluk ile beraber Mekke’ye kadar gelen bu 12 seçkin müslüman, bir an önce Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile buluşmak için sabırsızlanıyorlardı.

Nihayet beklenen zaman geldi. Müslüman kardeşlerini çok iyi organize eden Hazret-i Es‘ad -radıyallâhu anh-’ın, her birine gizlice gönderdiği haber ile yürekler ağızlara geldi:

–Bu gece, gece yarısını geçe Akabe mevkiinde Peygamber Efendimiz ile buluşacağız!

Akabe; Mekke’ye üç kilometre kadar uzaklıkta bulunan Mina ile Mekke arasındaki bir mevkie verilen ad olup, aynı zamanda Akabe adına bölgenin başka yerlerinde de rastlanmaktadır. Aynı adı taşıyan birçok yer bulunmasına rağmen, Akabe denince ilk defa bu meşhur ahidleşme ve anlaşmaların yapıldığı mevki hatıra gelmektedir.

Medine müslümanları için bir yıllık hasret, bu gece bitecekti nihayet. Sevgililer Sevgilisi ve Canlar Cânı ile bu gece buluşacaklardı. Önceki yıl O’nunla görüşüp İslâm ile şereflenen 5’inin yanında; bu 5 arkadaşın yüzünde, özünde, sözünde ve hâlinde Peygamberimiz’i gözleyip duran 7 müslüman ise bir başka heyecan içindeydiler. O’nu ilk defa göreceklerdi çünkü. Görmüş olanlar, bir an önce kavuşmayı beklerlerken, ilk defa görüşecek olanlarda daha bambaşka bir heyecan gözleniyordu. Çünkü onlar Peygamberimiz’i görmeden îmân etmişler, görmeden sevmişlerdi O’nu; şimdi de göreceklerdi işte…

Medine’den beraber geldikleri kalabalık yığının içinden birer ikişer sıyrılıp, hiçbirine herhangi bir şey sezdirmeden, gizlice gece karanlığını yararak Akabe’ye doğru sessizce yürümeye başladılar.

Hazret-i Es‘ad bin Zürâre -radıyallâhu anh-; her türlü tedbiri almış, hazırlığını çok ciddî bir şekilde yapmıştı. Bu anlamlı yerde ve bu anlamlı saatte sevgili müslüman kardeşleri ile buluşmuş, âlemleri aydınlatacak olan İki Cihan Güneşi’ni beklemeye başlamışlardı.

Bekleme uzun sürmedi… Peygamberler ve Gönüller Sultanı karanlığı yararak yanlarına geldi. Bütün her şeyleriyle olduğu gibi; gözleri de «Sevgili Gözleri»ne kilitlendi…

Nefesler tutulmuştu âdeta… Tepeden tırnağa kadar bütün her şeyleri ile vericiye yönelmişler, bütün her şeyleri ile tam bir alıcı olmuşlardı.

Bütün insanlığa örnek olacak bir uygulama ile önce tanışma faslı oldu. İslâm ile yeni tanışanları büyük bir muhabbetle süzen Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, her biriyle ayrı ayrı ilgilendi. Hazret-i Es‘ad ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmayı dinleyince de, öyle memnun oldu ki, mübârek Nur Yüzü daha bir nurlanarak, gecenin karanlığında her tarafı aydınlatırcasına parıldadı.

Müslümanların sorumlusu ve kabîle başkanı olan Hazret-i Es‘ad bin Zürâre -radıyallâhu anh-, arkadaşlarını bir bir tanıttı. Bu 12 seçkin zevât şunlardan oluşuyordu:

1. Hazret-i Es‘ad bin Zürâre (kendisi)

2. Hazret-i Avf bin Hâris

3. Hazret-i Rafi‘ bin Mâlik

4. Hazret-i Kutbe bin Âmir

5. Hazret-i Ukbe bin Âmir

6. Hazret-i Muâz bin Hâris

7. Hazret-i Zekvân bin Abdi Kays

8. Hazret-i Ubâde bin Sâmit

9. Hazret-i Yezîd bin Sa‘lebe

10. Hazret-i Abbâs bin Ubâde

11. Hazret-i Ebu’l-Haysem Mâlik bin Teyyihan

12. Hazret-i Uveym bin Sâide.3

Bir rivâyette de, Hazret-i Ukbe bin Vehb ile Hazret-i Seleme bin Selâme’nin de bu birinci Akabe Biatı’na katılan ensar arasında bulundukları zikredilir. Böyle olursa, o an için bilinen erkek ve yetişkin sahâbîlerin sayısı, Hazret-i Câbir dâhil 15’i buluyor. Bu sayıya Medine’de olan hanımlar ve çocuklar dâhil değildir tabiî.4

Medine’nin bu 12 müslümanı, Peygamber Efendimiz ile buluşmanın hazzını yaşıyordu.

-Sallâllâhu aleyhi ve sellem…-

_________________________________________

1 İbn-i Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, c. 2, s. 70-71.
2 İbn-i Sa’d, et-Tabakātü’l-Kübrâ, c. 1, s. 220.
3 Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, c. 1, s. 239; Taberî, Târih, c. 2, s. 235.
4 Diyarbekrî, Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, c. 1, s. 317.