Şairlerin Toplumdaki Yeri

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ

ahsevgi@selcuk.edu.tr

İnsanlığın huzur ve refahı için başlatılan birçok hare¬ketin öncüsü şairler olmuştur. Gönüllerdeki «mukad¬des ateş»i tutuşturan onlardır. Yunus Emre olmasa «hoşgörü»yü, Âşık Paşa olmasa «birlik fikri»ni, Süley¬man Çelebi olmasa «Peygamber sevgisi»ni Türk milleti olarak zihnimize kim nakşedecekti?

Hazret-i Mevlânâ; «Şairlik peygamberlikten bir parçadır.» der. İlk şiiri Hazret-i Âdem’in söylemiş ol¬duğuna dair rivayet dikkate alınırsa peygamberlerin görevleri ile şairlerin görevleri arasında bir paralellik olduğu söylenebilir. Bence şairler de birer yol gösterici¬dir. Nitekim Necip Fazıl’ın aşağıdaki beyitlerinde bunu açıkça görüyoruz:

Haykırsam kollarımı makas gibi açarak,
Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!

***

Haykırsam geçenlere kavşağında bir yolun,
Aman Müslüman olun, aman Müslüman olun!

Yunus Emre bir mısraında şöyle der:

Bu cihân cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz

Şair, insanların cehenneme çevirdiği dünyayı bir «söz»ün cennete dönüştüreceğini söylüyor. Peki, bu na¬sıl olacak?

Aslında, dünyada «söz»den daha güçlü bir şey yok¬tur. İlk bakışta her şeyi insanın yaptığı sanılır. Oysa bü¬tün gelişmeleri «söz»e borçluyuz. Mehmet KAPLAN’ın ifadesiyle: «Dünyayı değiştiren insan ise insanı değişti¬ren de sözdür. Peygamberler, hakîmler, filozoflar, fikir adamları, şair ve romancılar insanlara söz vasıtasıyla yol göstermişlerdir.» Ve tabiî, bunların içerisinde peygam¬berlerden sonra tesir gücü en yüksek olan da şairlerdir. Çünkü onlar söz ustalarıdır. Kelâma can verirler.

İnsan rûhunu etkileyen sözlerin başında şiir gelir. Özellikle nazmen ifade edilen hikmetli sözler kolay ko¬lay hatırdan çıkmadığı için tesiri uzun yıllar devam eder. Bunun içindir ki Hazret-i Peygamber, Hassan bin Sâbit için camide bir minber kurdurarak: “Onları (küffar) hic¬
vet (korkma) Cebrâil seninle beraberdir.” buyurmuştur.

Vârisleri olmakla iftihar ettiğimiz Osmanlı toplu¬munda, başa geçen 36 padişahtan en az 15’inin şair olu¬şu bize bir mesaj vermiyor mu?

İnsanlık için su kadar, ekmek kadar gerekli olan «hürriyet» kavramını âbideleştiren Nâmık Kemal’i nasıl unutabiliriz? İstiklâl mücadelemizi vicdanlarımıza bir daha silinmemek üzere kazıyan millî şairimiz Mehmed Âkif değil midir?

Şükür, günümüzde ne Cumhurbaşkanımız şair ne de Başbakanımız. Vazgeçtik onlardan, toplumumuzda kalburüstü kaç şairimiz var? Diyelim ki üç-beş tane çı¬kar. Cemiyetteki itibarları nedir?

Bugün millet olarak çektiğimiz sıkıntıların teme¬linde şaire, şiire, kısaca «söz»e gereken önemi vermeyi¬şimiz yatmasın sakın? Bence yabana atılmaması gere¬ken bir soru bu. Unutmayalım ki:

Bu cihan cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz