Merhum Es’ad Erbilî -kuddise sirruh- Hazretleri’nin gazeline tahmîsimdir. Ârızın Şevkıyle

Nuri BAŞ

Vuslatın aşkıyla kalbim nûr olur, şâdân olur,
Sen’siz âlem âdetâ nîrân olur, zindân olur,
Şüphesiz hüsnün görenler, feyz alıp, rindân olur;
Ârızın şevkıyle gönlüm gül gibi handân olur.
Gözlerin gördükçe gözler, şâd iken giryân olur.

Durmadan yaş dökse âşık, olsa yâhut pür-safâ,
Sızlayan rûhuyla her an görse bir cevr u cefâ,
Yeğ tutar cânânı candan, gösterip elbet vefâ;
Dîde-i mestinde kâin şîve-i cerh u şifâ,
Hikmet-i aynın görünce, Bû Alî hayrân olur.

Aşka râm ol, ey gönül sen, âh u efgān eyleme!
Şâd olursun sen de bir gün, zâr u giryân eyleme!
Hîç ümitsiz olma ey can, gözlerin kan eyleme!
Atma zülfün yayına, aklım perîşân eyleme.
Nâgehân elden çıkıp çöllerde ser-gerdân olur.

İştiyâkım, hadden efzun, vuslat ânın gözlerim.
Nur cemâlin dâimâ rûyâda görmek özlerim.
Hâlimin vasfından âcizdir perîşân sözlerim.
Gülşen-i vaslın gözet kan dökme bunca gözlerim,
Âlemi berbâd eder, gittikçe bir tûfân olur.

Çağlayan feyzin kesilmez, andırır deryâları,
Firkatindendir Efendim, âşıkın şekvâları,
Etmesin Sen’den uzak artık nefis kavgāları;
Hasret-i vaslında görmüş olduğum sevdâları,
Fâş edersem, âdetâ hayretli bir destân olur.

Gam çeken âşıkta nâlân oldu bin muhrik sadâ.
Hâra bakmaz, gül için bülbül eder cânın fedâ.
Zâr olup gülşenden aslâ olma ey Nûrî cüdâ.
Âlemi kendin gibi yandırdı âhın Es’adâ.
Böyle zannetme ki âteş, derdine dermân olur.

Vezni: fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün