ZİYA ÇARSANCAKLI

YAZAR : Hadi ÖNAL hadional23@gmail.com

hadi_onal_yuzakidergisi_ocak2016

Bu dertle ne hoşum ben,
Hoşum ki serhoşum ben.
Hakk’a hamd ü senâlar,
Hem dolu hem boşum ben.

Böyle demişti 9 Aralık 2015 tarihinde ebedî âleme uğurladığımız Ziya ÇARSANCAKLI. Dünyayı boş olarak değerlendiren bu dolu insan; dosttu, candı, örnekti, güvendi bizler için. Beyefendiliği ile takdir toplayan; nezâketin, zarâfetin, inceliğin sembolü; sanatçı rûhu, şairliği, çalışkanlığı ve üreticiliği ile örnek bir güzel insandı Ziya ÇARSANCAKLI. Hani; «Adam gibi adam» derler ya, işte bu sözü hak edenlerdendi.

Bir insan düşünün, 89 yaşında;

“Kendimi tanıyamadım ki size de tanıtayım.” diyen ve hâlâ kendini arayan bir kişi;

“Altı aylık bir goncaydım kopardılar dalımdan, dalım yine tomurcuk verdi, yine gonca oldu. Goncalar gül oldu. Bazı zamanlarda da saksılarda hâr oldu, gâh idbarda zâr oldu, gâh ikbalde bâr oldu. Gün oldu felek küstü, dal kırıldı. / Gülşen vîran yuva târumar oldu.” diyen…

Bir insan düşünün; 1926 doğumlu, çile ile yoğrulu gurbette sılayı yaşayan. Bir insan ki;

Sînemde bülbüller, gülün hâr eder,
Şakıdıkça vîran âh u zâr eder.
Yoldadır ahfâdın bir gün şâd eder,
Ağlayım ben, yeter sen gül Harput’um!

Geçti hasretine ömr ü şebâbım,
Gurbet ellerinde bîkes serâbım,
Dün gibi bu gün de mest-i harâbım,
Ağlayım ben, yeter sen gül Harput’um!

sözleri ile birlikte ellerini gökyüzüne kaldırarak;

“Harput’u hak korusun Harputlular içinde!” diye duâ eden…

Bir umman düşünün; kazandığı sosyal, kültürel, ahlâkî, edebî kısaca bütün maddî ve mânevî zenginliğini eserlerine yansıtan; yetiştiği coğrafyanın insan değerlerini, sevinçlerini, hüzünlerini, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini şiir şiir işleyen, ölümsüzleştiren ve kaleme aldığı eserleri ile de gönül dünyamızı bezeyen…

Ve bir can düşünün;

“Aşk ile olunuz ki ölmeyesiniz, aşk ile ölünüz ki diri kalasınız.” diyen yüce Mevlânâ’ya;

“Adım Ziya, / Yoktur riyâ, / Şahidimdir ol Kibriyâ!” diyebilen; yaşadığı sürece dik duran, hakkı hak bilen, bâtıla kılıç çeken…

Bir dost düşünün; duygulu, hoşsohbet, garibe yâren; sevdası iyilik, aşkı güzellik olan…

Bir dost ki; saygıda, terbiyede, nezâkette, incelikte, tevâzuda, beyefendilikte, görenlere; «Eyvallah!» dediren…

Bir yürek düşünün; bir yanı ile millî mücadele döneminin kahramanı Hacı Kaya’ya, bir yanı ile de Pulutlu Halil Efendi’nin torunu olan Nermin Hanımefendiye sevdalı…

Bir baba düşünün, evlâdına hayat olimpiyatında;

“Şeytanın gıdası, gaflet ve nefistir. Uyanış ise akıl ve idrakin hayat bulmasıdır.” diye nasihat eden…

Bir dede düşünün, «yürek dünyam» dediği torunlarına;

Meşrebi rind olanın yoktur maskara yanı,
Gir yüreğine gir de gör ne âlemler var, tanı!

diyerek kalp kazanmanın yüceliğini anlatan…

Bir hemşehri düşünün;

Sînemde bir tutuşmuş, yanmış ocağ olaydı,
Zülfün karanlığından bezme çerağ olaydı.
N’olaydı yâr n’olaydı yâr bâde dolduraydı,
Şu garip gönlüm için kanun îcad olaydı.

diyerek yürek tellerimizi titreten Harputlu Hacı Hayri’nin ikinci kuşaktan yeğeni, dayısı Sekratlı Ali Bey, babası Bedri ÇARSANCAKLI olan…

Sonra; toplayın, çıkarın, çarpın, bölün, olmazsa izdüşümünü alın, kareköküne bakın…

İşte bu kişi, bu can, bu insan, bu dost, bu yâren, bu şair, bu umman, bu eş, bu baba, bu dede, bu hemşehri Ziya ÇARSANCAKLI’yı uğurladık ebedî âleme.

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci‘ûn.” (el-Bakara, 156)

Günü, saati, dakikası dolunca dünyadan ukbâya yürüyecektir her insan. Ziya ÇARSANCAKLI da yürüdü…

Şâhım sultanım, beyim,
Sensiz dünyayı neyleyim?
Sen mi; «Gel!» diyeceksin,
Yoksa ben mi geleyim?

diyerek Hakk’a yürüyen, bu gönül ve kültür dostuna, bu Harput sevdalısına; asâletin, nezâketin, zarâfetin, inceliğin, tevâzuun timsali Ziya ÇARSANCAKLI’ya Allah’tan rahmet diliyoruz. Yeri cennet, mekânı nur olsun…