ROBOT OLMA!

YAZAR : M. Ali EŞMELİ seyri@seyri.com seyri@yuzaki.com

egitim_notlari-yuzakidergisi-agustos2016

Bir araba, âniden keskin bir virajla karşı karşıya geldi. Şoför de âniden frene bastı. Fakat fren, arabayı durduracağı yerde süratini daha da artırdı. El frenine asıldı, bu defa hız, iki katına çıktı. Meğer arabaya tuhaf bir şeyler olmuştu. Bütün işleyiş ve kontrol sistemi değişmiş, bir acayip tehlikeye dönmüştü.

O hızla viraja girdi.

Sonrası, acılarla dolu bir tamirhane.

Fren tuhaftı:

‒Ben ne yapayım, durdurucu özelliğimi hız artırıcı yaptılar!

El freni de tuhaftı:

‒Ben de ne yapayım, beni iki kat daha hız aparatı yaptılar!

Onlara ilâve;

Arabada pek çok parça da, kendi vazifesine değil, tamamen başka ve belirsiz bir işe yarıyor hâldeydi. Bu yüzden anormal bir kaza atlatıldı.

Tamirhanede mahir ustalar, derhâl gerekli değerlendirmeleri masaya yatırdı. O esnada, eğitim bülbülü arabanın üstüne kondu. Başladı dertli dertli şakımaya:

“‒Ey dostlar!

Her şeyde ayar sistemleri normal ve kontrollü olmalı değil mi?

Malûm;

Her vasıta bir robot gibidir. Nasıl ayarlanmışsa, öyle çalışır. Viraja girildiğinde, eğer frenler, hız artırmaya göre ayarlanmışsa, ne söylenilse de onların yapacağı tek şey, felâketi büyütmekten öte geçemez.

Ey ustalar!

O ayarların hepsi insanların elinde.

Şüphesiz;

İnsanların ayarları da nasıl eğitildiklerine bağlı.

Eğer;

Bir kimse, insan olarak değil de, robot olarak eğitilmişse, onun yüzünden bilindik ve bilinmedik ârızalar her zaman ve herhangi bir virajda illâ kendisini gösterir. Çünkü robotlar, onu kullananların işine yarayacak şekilde tasarlanmışlardır. O makine yapısının içinde belki lâf bakımından vardır ama gerçekte vicdan da yoktur, merhamet de yoktur, şefkat de yoktur, vefâ da yoktur, sadâkat de yoktur, doğruluk ve istikamet de yoktur. Helâl ve haram da yoktur, çirkin ve güzelin tefrîki de yoktur, mikrop ve şifânın hakikati de yoktur. Çünkü makinedir. Tuşla çalışır. Tuşa basan ne ise, o da odur.

Gerçek bu olduğu hâlde;

Koca dünyanın garâbeti mi diyelim, imtihan ve tuhaflıklar âleminin ibretleri mi diyelim, ne yazık ki;

İlerleyen tekniğin titreşimlerine kapılarak robot üretimi mantığında anlayışlar ve akımlar, kendilerine daima yer buluyor. Tıpkı bilgisayarlardaki hârika maharetlerin gözleri kamaştırması gibi, robot mantıklar da çeşitli hârikulâde özellikler etrafında geçici hayranlıklar üretiyor.

Böylece insanlar fark etmeden robotlaşıyor.

Kimi;

Eğlence robotu oluyor. Ondan başka hiçbir şeyi umursamıyor ve hiçbir şeyden de anlamıyor. Bu hâlini de, eğlence dışındaki her şeyi alaya ve dalgaya alarak saklıyor.

Kimi;

İnsanlıkla oyun oynama robotu oluyor. Yapabildiklerine akıl sır ermiyor.

Kimi;

Şifâ isimli zehirler üreten bir felsefe robotu oluyor. Ona göre işliyor. Başka bir işe hiç yaramıyor.

Kimi;

Yiyip içme robotu oluyor. Ten plânından başka dünyası olmuyor.

Kimi;

Bir fikrî veya îmânî zehirlenmenin robotu oluyor. İlâhî teraziye zıt bir yaşayışın dışında cirit atıyor.

Kimi;

Zındıklık robotu oluyor. Sadece ifsad ediyor.

Hâlbuki ey insanlar!

Yüce Allah;

İnsanı, varlığın en şereflisi olarak yarattı. Onu en mükemmel özellikler ile donattı. Onu eşyanın emrinde bir robot olarak yaşasın diye değil, yeryüzünde; rahmet, merhamet, kardeşlik, îman ve irfan, ihlâs ve takvâ, muhabbet ve mârifet, kulluk ve cennet ekseninde, hem de meleklerden daha üstün şekilde gökleri temsil etsin diye vazifelendirdi. Ona rehber olarak da semâvî kitaplar ve peygamberler gönderdi.

Önce;

«‒İnancın da, fikrin de, yaşayışın da en doğru ve yegâne olsun!» dedi.

Sonra;

«‒Dünyayı fazîletlerle doldur!» dedi.

«‒Adâletle ve ilâhî teraziye göre yaşa!» dedi.

«‒Âhiretini en güzel şekilde inşâ et!» dedi.

Sonra;

«‒Melek sûretinde şeytânî deyişlerle değil, benim dediğim şekilde ebediyete hazırlan!» dedi.

«‒İblisleri değil, Beni râzı etmeye bak!» dedi.

«‒Cilâlı yorumlarla keyfinin istediği şekilde değil, en net şekilde Benim emrettiğim gibi dosdoğru ol!» dedi.

Sonra;

«‒Kılıflı lâkırdıların robotu değil, hak olan kitap ve peygamberin rahlesinde cennet gülü ol!» dedi.

«‒Zikzak saplantılarının robotu değil, hiç değişmeyen hak ve hakikatin bülbülü ol!» dedi.

«‒Kâfirlerle değil, mü’minlerle, sâdıklarla ve sâlihlerle beraber ol!” dedi.

Yani;

«‒Dostu düşmanı ayırt edemeyen bir zalim makine değil, sadece insan ol, insan!» dedi.

Sonra;

«‒Robot olursan, kimse sana merhameti anlatamaz!» dedi.

«‒Robot olursan; kimse sana gerçek vicdanı, kardeşliği, sevgiyi ve doğruluğu anlatamaz!» dedi.

«‒Robot olursan, şeytanlar seni en ârızalı ve en zararlı şekilde kullanırlar.» dedi.

Sonra;

«‒İnsan olursan, sadece rahmet tevzî edersin!» dedi.

«‒İnsan olursan, bütün davranışların gökleri hayran bırakır.» dedi.

«‒İnsan olursan, yetimlerin ve gariplerin yüzlerini güldürürsün.» dedi.

Sonra;

«‒İnsan olursan, vatan topraklarını cennete döndürürsün!» dedi.

«‒İnsan olursan; milletini ve memleketini yüceltirsin, ezanların ve minarelerin hür olur. Kimse sana zincir vuramaz.» dedi.

«‒İnsan olursan, tarihler seni altın harflerle yazar.» dedi.

En sonra da;

«‒İnsan olursan; sana mükâfatım cennettir, ebedîdir, sonsuzdur.» dedi.

Ey insanlar!

Tarihten beri bu ilâhî seslenişi duyanlar, gerçekten muhteşem şahsiyetler oldular. Vatanlarını ve milletlerini en şerefli ve en şanlı mevkilerde devamlı kıldılar. Bütün cihana merhamet ve adâleti öğrettiler. Zaferden zafere koştular. Onlar; yeryüzünü de râzı ettiler, gökyüzünü de. Dünyayı da kazandılar, âhireti de.

Heyhat;

Bu ilâhî seslere kulak tıkayanlar, aslında kendi akıllarını ve kalplerini tıkadılar. Şuurlarını ve idraklerini tıkadılar. Ebedî kurtuluş yollarını tıkadılar. Sonsuz saâdeti kazanamadılar. Helâk oldular.

Ey bu gerçekleri görenler!

Yavrularınızı yetiştirirken robot gibi değil, insan olarak yetiştirin. Zira sizi kısa bir müddet eğlendirip güldüren robotlar, sonra ebedî kahreden ve ağlatan âfetler olabilmekte.

Unutmayın!

İnsana tek yakışan haslet, insan olmak!

Sonsuza dek insan olmak.

Bunun da şartı;

Îman ve merhamet.

Adâlet ve istikamet.

Rahmet, rahmet, rahmet.

Yâ Rab,

Nasîb et!

Âmîn…”