MALCOLM X

YAZAR : Ömer Sami HIDIR samihidir@gmail.com

MalcolmX-yuzakidergisi-sayi121

“Bir gece yarısı kendimizi; tabanca seslerinin, çığlıkların, duman ve alevlerin ortasında bulduk. Korkumuzdan neye uğradığımızı şaşırmıştık. Babam, evimizi kundakladıktan sonra kaçmaya çalışan beyazların arkasından ateş açmaya çalışıyordu… Alevler içinde yanan ev üstümüze çökecekti, annem kucağında yeni doğmuş bebeğiyle kendisini henüz dışarı atmıştı ki; ev etrafa kıvılcımlar saçarak, büyük bir gürültüyle çöktü. Gecenin yarısında dışarıda kalışımızı, feryatlar içinde dövünmemizi hiç unutamıyorum. Olay yerine gelen polis ve itfaiyeciler de etrafımıza dizilip evimizin sonuna kadar yanıp kül olmasını bizimle birlikte seyrettiler.”

Malcolm Little 4 yaşında şahit olduğu o saldırıyı böyle anlatmıştı. Malcolm, 9 Mayıs 1925’te Nebraska’da dünyaya geldi. Babası Earl Little, ırk ayrımı sistemini muhafaza eden kanunların yürürlükte olduğu bir dönemde Baptist-Hıristiyan vaizdi. Babası Amerikalı siyahların hiçbir zaman gerçek özgürlüğe ve itibara kavuşmayacağına inanan birisiydi. Bu düşüncesini vaazlarında sıklıkla dile getirmişti. Bu vaazları beyazların hoşuna gitmiyordu. Little ailesi sıklıkla tehdit ve saldırılara maruz kalmaktaydı.

Evlerinin yakılmasından sonra Doğu Lansing’de kenar mahallelerden birine taşındılar ama problemler burada da peşlerini bırakmadı. Earl Little bir gece uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Malcolm X, annesi ve yedi kardeşiyle beraber uzun süre hayat mücadelesi verdi. On yaşına geldiğinde ise Aile Refah Kurumu, ailesini dağıtma kararı aldı. Evlâtlık verildiği evde durumu çok iyi olmasına rağmen karıştığı bir hâdise sebebiyle, hem okuldan atıldı hem de ıslahevine gönderildi. Islahevinden ayrılmasıyla beraber hızlı bir şekilde suç dünyasına girdi; uyuşturucu satıcılığından, hırsızlığa, gaspa birçok suça karıştı. Yirmi bir yaşına geldiğinde on yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanedeki ilk iki yılı çok zor geçen geçen Malcolm 1948 yılında kardeşinden bir mektup aldı, kardeşi mektubunda ona;

«Siyah adamın tabiî dînini keşfettiğini» Elijah Muhammed’in lideri olduğu İslâm Milleti hareketine katıldığını yazmıştı. Kardeşiyle mektuplaşmaları sırasında çok geçmeden Malcolm da müslüman oldu ve İslâmî kaideleri öğrenmeye başladı. Malcolm hapiste kaldığı seneler boyunca, evvelki yıllarda okulu bıraktığı için öğrenemediklerini öğrenmekle ve kütüphanede her türlü konuda kitap okumakla meşgul oldu.

Hapishaneden çıkar çıkmaz Detroit’e kardeşinin yanına gitti. Hapisten çıkışı için kardeşinin çalıştığı mağazanın sahibi kefil olmuştu. Hemen burada tezgâhtar olarak işe başladı. Kardeşinin evinde tam bir müslüman hayatı yaşıyorlardı. Kardeşi ona namaz kılmayı öğretti. Namazlarını hiç aksatmadan kılıyorlardı. Detroit’teki müslümanların buluştuğu bir yer vardı. Burada hafta sonları İmam Lamuel Hasan konferanslar veriyordu. Buradaki müslümanlar ona karşı o kadar muhabbetli davranmışlardı ki, Malcolm böyle bir samimiyeti hayatında ilk defa görüyordu. Malcolm tüm bunlar için secdeye kapanıp Allâh’a şükür etmişti. Elijah Muhammed ile tanışmasıyla beraber harekette hızla yükselmeye başladı.

Malcolm, New York’a Harlem İslâm Milleti İbadethânesi sorumlusu olarak geri döndü. Kısa bir süre sonra da Boston sorumlusu oldu. Aynı zamanda Elijah Muhammed’in ve; «İslâm Milleti»nin prensiplerini yaymak için «Muhammed Konuşuyor» adlı gazeteyi çıkarmaya başladı. Little olan soyadını Afrika’daki aile soyadlarını temsilen X olarak değiştirdi. Otobiyografisinde; “Artık benim için X, mavi gözlü şeytan olan beyaz köle efendileri tarafından atalarıma zorla verilen Little soyadının yerini almıştır.” yazmaktadır. Meşhur konuşmalarından birinde;

“Hayatımın erken dönemlerinde öğrendim ki; eğer bir şeyi istiyorsan, biraz gürültü yapsan iyi olur.” demişti, öyle de yaptı. Sekiz sene boyunca, «Sivil Haklar Hareketi»nin en radikal ve önde gelen kurmayı oldu. Beyazlara karşı o kadar düşmandı ki hareketinin ideolojilerini Dr. Martin Luther King’in «Barışçı Sivil İtaatsizlik Hareketi»nin alternatifi olarak öne sürdü. Ona göre ya Dr. King’le uzlaşacaklardı ya da kendisi ile «Malcolm X»le yüz yüze geleceklerdi. Malcolm, ırkçı bir İslâm anlayışı olan Elijah Muhammed’e dahî sert gelen mesajlar yayınlamaya başladı. 1963 yılında Amerikan başbakanı John F. Kennedy bir suikast sonucu öldürüldü, Malcolm bu olaydan sonra Eljah Muhammed’in vekili olarak bir konuşma yaptı. Konuşma bittikten sonra, sorulu cevaplı bölüme geçildiğinde birisi ona;

“Başkan Kennedy’nin ölümü hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Malcolm da bir temsille kendi görüşünü açıkladı:

“Siz sabah tavuklarınızı bahçeye gönderdiğinizde, akşam komşunuzun kümesine değil de tekrar sizin kümesine gelecektir. Evet, şeytan onu tekrar yanına aldı.” dedi. Bu konuşması üzerine Malcolm X, Elijah Muhammed’den 90 gün konuşmama cezası aldı.

1964 senesi onun için bir dönüm noktasıydı. O sene hacca gitti ve; «Elijah Muhammed’in İslâmı»ndan çok farklı bir İslâm gördü. İslâm, Elijah Muhammed’in söylediği gibi siyahî olanlara has bir din değildi. Malcolm, Mekke’de şahit olduğu ahvâli ve fikriyatında sebep olduğu değişiklikleri mektubunda şu şekilde anlatıyor;

“Ömrümde; her renkten, her ırktan insanın birlikte kaynaştığı, Hazret-i İbrahim’e, Hazret-i Muhammed’e ve semâvî kitaplardaki bütün peygamberlere ev sahipliği yapan, şimdi bulunduğum bu mukaddes topraklardaki kadar, insanlar arasında böylesine coşkulu ve içtenlikli bir konukseverlik, böylesine yüreklerden taşan gerçek bir kardeşlik hiç görmedim.

Geçen hafta, çevremde her renkten insanın oluşturduğu asil ve anlatılamaz ihtişamdan büyülenmiş bir hâlde konuşmaktan âciz kaldım.

Beni yaratan Allah beni mukaddes Mekke’yi ziyaret etmekle ödüllendirdi. Kâbe’nin çevresini yedi kere döndüm. İnsanlığın dertlerine devâ, İslâm’ın mukaddes suyu zemzemden kana kana içtim. Safâ ve Merve tepeleri arasında yedi defa gittim geldim.

Âdem’in yurdunda, tarihin en eski kenti Mina’da, Arafat’ta duâ ettim.

Dünyanın dört bir bucağından on binlerce hacı ile birlikteydim. Mavi gözlü sarışınlardan siyah derili Afrikalıya kadar bütün renkler kaynaşmıştı. Fakat hepsi insanların birlikteliğini, tek bir ruh hâlini sembolize ediyordu. Bu benim Amerika’da siyah ile beyaz arasında göremediğim, fakat görülmesi kaçınılmaz ve mümkün olan bir manzaraydı.

Amerika; İslâm’ı tanımalı, anlamalı ve bilmelidir. Çünkü sadece bu din, toplumdaki ırk ve renk ayrımı ile insanlar arasındaki ayırımı kökten reddetmektedir. İslâm ülkelerine yaptığım gezilerde konuştuğum insanlar ve hattâ beraber yemek yediğim beyaz Amerikalılar, kafalarındaki ayırımcılığın İslâm ile tanıştıktan sonra yok olduğunu söylediler.”

Amerika’ya döndüğünde artık daha az öfkeliydi. İslâm’ın, yani huzur dîninin onun için son nokta olduğunu göstermek için ismini son bir kez değiştirdi ve el-Hâc Mâlik el-Şahbaz ismini aldı. Eski mesajları olan;

“Barış mesajı içeren devrim olamaz, diğer yanağınızı uzatarak devrim yapamazsınız. Şiddetsiz devrim diye bir şey yoktur.” gibi ifadelerini;

“Müşâhede ettiğim gerçek kardeşlik, bana öfkenin bir kişiyi kör edebileceğini gösterdi. Kansız devrim yapabilecek ilk ülke Amerika’dır.” olarak değiştirdi. Gerçek İslâm kaideleriyle bağdaşmayan düşünceleri sebebiyle Elijah Muhammed ve İslâm Milleti hareketinden ayrıldı.

“Bir müslüman olarak yeryüzünde Allâh’ın huzûrunda secde etmeyen tek fert kalmayıncaya kadar İslâm’ın hâkim kılınması yolunda kendimi görevli hissediyorum.” dedi ve Sünnî İslâm esaslarına dayanan kendi cemaatini kurdu. Yeni kurduğu cemaate beyazların da katılabileceğini söylemesi bütün ülkede geniş yankı buldu. Malcolm X, ırkçılığı bırakması üzerine başta İslâm Milleti hareketinden olmak üzere birçok ırkçı hareketten tehditler almaya başladı. 4 yaşında iken beyaz ırkçılar tarafından yakılan evi bu sefer siyahî ırkçılar tarafından yakıldı. Ama o pes etmeyerek ilk uçakla ertesi günkü konferansa yetişmişti. 21 Şubat 1965 Pazar günü katıldığı konferansta, dinleyenlere;

“es-Selâmü aleyküm” diye selâm verdikten hemen sonra, üç kişi tarafından ateşlenen yirmiyi aşkın kurşunla şehit olmuştur. Bir seferinde;

“Zulüm, kısmak istediği sesi nâra yapar! Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur… ” demişti ve yine haklı çıkmıştı. Vefatından uzun süreler sonra da, gündemde hep o vardı. O gündeme geldikçe tanıtmak istediği gerçek İslâm da gündeme geldi.

Bugün İslâm yine, bilhassa batı toplumunda yaşayan müslümanlar üzerinden şiddetle itham edilmeye çalışılmaktayken gerçek İslâm’ı arayan, bulan ve; «En güzel öğüt örnek olmaktır.» deyip temsil etme yolunda şehid olan Malcolm X, şehâdetinin 50. yılında hâlâ güzel bir örnek…