Evlâtlarımızın Hakkı

YAZAR : Sami GÖKSÜN

s_goksun

Yaz mevsiminin gelmesi ve okullarımızın tatile girmesi ile birlikte; çocuklarımızın ortaya çıkacak boş zamanlarını değerlendirmek için, anne ve babalara önemli vazifeler düşmektedir. Bu konuda yüce Rabbimiz, mes’ûliyeti olanları Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle uyarıyor:

“Ey îmân edenler! Kendinizi ve aile efrâdınızı yakıtı insanlar ve taşlardan ibaret olan ateşten koruyunuz.” (et-Tahrîm, 6)

Bu mevzuda Cenâb-ı Hak açıkça bizlere;

«Ey o bütün îmân edenler! Kendinizi ve aile efrâdınızı ateşten koruyun.» derken;

«Cehennem ateşine sürüklenmelerine sebep olacak fitne ve isyandan koruyarak, Allâh’ın emirlerine uymaya ve yasaklarından sakınmaya sevk edin. Çünkü aile sahibi kendinden mes’ul olduğu gibi ailesindekilerden de mes’uldür.» demek istiyor.

Bu mevzuda şu hadîs-i şerîfinde de Sevgili Peygamberimiz bizleri şöyle uyarmaktadır:

“Hepiniz çobansınız, sürünüzdekilerden de mes’ulsünüz…” (Buhârî, Nikâh, 91)

Ayrıca;

“Sizin hayırlınız, ehline hayırlı olanınızdır…” (İbn-i Hibbân, Sahih hadis no: 4177; Tirmizî, Sünen, hadis no: 3895; Dârimî, Sünen, hadis no: 2260) buyurarak, mes’ûliyetimiz altındaki çocuklarımızın hakikat istikametinde yetiştirilmesi gerektiğini bildirmektedir.

Ebu Hayyân’ın kaydettiği veçhile Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-;

“–Yâ Rasûlâllah! Nefislerimizi muhafaza ederiz, fakat aile efrâdımızı nasıl muhafaza edebiliriz?” diye sormuştu.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“–Allâh’ın sizi nehyettiği şeylerden onları nehyedersiniz ve Allâh’ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz, böylece onları korumuş olursunuz.” (Müslim, İmâre, 20)

O hâlde çocuklarımızı ateşten korumanın yolu nelerdir? Onlara karşı görevlerimiz nelerdir? Onlar üzerinde biraz durarak açıklamaya çalışalım:

Öncelikle anne ve babalar olarak çocuklarımızı yetiştirirken tek kanatlı değil, çift kanatlı olarak yetiştirmeliyiz. Bu hususta çocuklarımızı eğitirken; sadece dünya için değil, âhiret merkezli olarak da yetiştirmeliyiz. Anne-babalar veya mes’uller olarak, onların küçük yaşlardan itibaren güzel yetişmeleri noktasında gayret göstermemiz gerekmektedir. Bizler eğer yavrularımızın yetişmeleri için itina göstermez isek; hiç de üzerlerine vazife olmayanlar, bıraktığımız tüm bu boşlukları harîs bir şekilde doldurmaktadırlar. Bizler yavrularımızı; hem bugünlerini hem yarınlarını hem de âhiretlerini düşünerek yetiştirmenin gayreti içinde olmalıyız. Çünkü bunun âhirette hesabı sorulacaktır. Çocuklarımız; bizler için ya iyi bir şahâdette bulunup âhiretimizi kurtaracaklar yahut da aleyhimizde şahâdette bulunup kahrımıza vesile olacaklar -Allah muhafaza-. Dolayısıyla bu çok mühim bir mes’ûliyettir.

Öyleyse kıymetli müslümanlar, özellikle şu noktalarda çok hassâsiyet göstermeliyiz:

Anne ve babalar olarak çocuğumuza öncelikle güzel bir isim koymalıyız. Çünkü isim müsemmâyı çeker. Koyacağımız isimlerin güzel bir mânâsı olmalıdır. Allah -Zü’l-celâl-’in sevdiği isimleri, peygamberlerimizin, sahâbe-i kiram efendilerimizin ve Hak dostlarının isimlerini, ecdadımızın güzel adlarını çocuklarımıza koyabiliriz.

Yine bizler çocuklarımızı yetiştirirken, kazançlarımızın helâlinden olmasına ve helâl olarak harcanmasına dikkat etmeliyiz.

Anne ve babalar olarak, çocuklarımızı yetiştirirken; onların dînî ve ahlâkî yönlerini, edep ve âdâb yönlerini öncelikli olarak ele almalıyız. Çünkü atalarımız;

“Ağaç yaş iken eğilir.” demişlerdir. Onun için çocuklarımıza önce Allâh’ı, Peygamber’i, Kur’ân’ı ve İslâm’ı sevdirerek anlatmalı ve öğretmeliyiz. Sonra ibâdetleri sevdirmeli ve uygulamalı olarak yapmaya alıştırmalıyız. Onlara nelerin iyi, nelerin kötü olduğunu öğretmeli; iyi şeyleri yapmalarını ve kötü şeylerden uzak durmalarını istemeliyiz. Bu konuda onlara iyi örnek olmalıyız. İşte bunlar, çocuklarımızın güzel terbiyeli olmalarına vesile olacaktır.

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu konuda bir hadîsinde şöyle buyurmaktadır:

“Çocuklarınıza hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3)

Yine bu konuda Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Çocuklarınızı üç haslet üzere terbiye ediniz:

1. Peygamberimiz’i sevmelerini onlara aşılayın.

2. Ehl-i beyt sevgisini onlara aşılayın.

3. Kur’ân okumasını onlara öğretiniz.” (Câmiu’s-Sağîr, 311)

Bunları çocuklarına öğreten ve yaşatan anne ve babalar, çocuklarından her zaman itaat ve hürmet görürler. Onlardan şikâyetçi olmazlar. Çünkü iyi terbiye edilmiş çocuklar; anne ve baba hakkının ne demek olduğunu bildikleri için, onlara itaat ve hizmette kusur etmemeye gayret gösterirler.

Geleceğimizin teminatı, gözlerimizi nûru evlâtlarımızı yetiştirirken dikkat edeceğimiz en önemli hususiyetlerden biri de, onlara güzel örnek olmaktır.

Burada da rehberimiz yine Kur’ân-ı Kerim olmalıdır. Saff Sûresi 2. âyetinde yüce Rabbimiz bizlere şöyle tâlimat buyurmaktadır:

“Ey îmân edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?”

Burada yüce Rabbimiz yalan söylenmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Anne ve babalar çocuklarının yanında kötü, yalan söz ve davranışlardan hem uzak kalmalı hem de hiç yapmamalıdır. Onlara tavsiye ettiklerini de kendileri mutlaka yerine getirmelidirler.

Meselâ, çocuğuna; «Namaz kıl!» deyip kendisi kılmayan; «Sigara içme!» deyip kendisi içen; «Şunlar kötüdür!» dediği hâlde onları kendi yapan bir anne-babanın çocuklarına verebileceği bir şey yoktur. Vermeye kalkışsalar da onları inandıramazlar. Çocuklar onların dediklerini yapmazlar.

Anne-baba çocuğuna güzel hareketleri, iyi davranışları söz ve davranışları ile örnek olmalıdır. Bazı güzel davranışları uygulamalı, anlatmalı ve öğretmeliyiz. Çocuğa; «Şunu yap!» demektense, bizi o fiili yaparken görmesi daha tesirli olur. Büyüklerimiz özellikle hayır işlerinde yardım yaparken çocuklarını yanlarında bulundururlar ki, vermeye alışsın. «Çocuğum merhametli ol, gördüğün yoksullara acı, ihtiyaç sahibi çaresizlere yardım et!..» demekten ziyade onların gözü önünde yardım etmek, onlara acımak, daha etkili ve kalıcı olur.

Yüce Rabbimiz şu âyet-i kerîme ile bize ne güzel yol gösteriyor:

“Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et.” (Tâhâ, 132)

Evet, meselâ; çocuğa namaz kıldırabilmek ve onun namaz kılmasını temin için, önce anne-babanın namazlarını kılmaları şarttır. Anne-baba kendileri namaz kılmıyorlarsa, çocuklarına; «Namaz kıl!» demelerinin yararı olmaz. Çünkü çocuk için en güzel model anne ve babalardır.

Hulâsa çocuklarımız bizim geleceğimizdir. Onların çok iyi yetişmeleri; istikametin bulunması için son derece önemlidir ki, bu istikamet Kur’ân ve Sünnet yoludur. Gayemiz bu olursa Allah -celle celâlühû- işlerimizi kolaylaştırır ve bir çıkış kapısı lutfeder.

Yüce Mevlâ’m râzı olacağı bir nesil yetiştirme noktasında, bizlere basîret ve ferâset nasip eylesin. O nesli yetiştirip, rızâsına nâil olabilmeyi nasip eylesin…

Âmîn…