124. SAYI TAKDİM

yuzakidergisi-haziran2015-sayi124

Kıymetli Okuyucularımız,

Haziran’da misafirimiz olacak Ramazân-ı şerîfi;

Affın ve Merhametin Tuğyan Hâlinde Olduğu

BİR RAMAZÂN-I ŞERİF

başlığıyla kapağımıza, dosyamıza ve gönül dünyamıza serlevha eyledik.

Ancak muhtevâsını yoklamalı bu temennînin…

Her yıl gelen, gönüllerde konaklayıp, bize bir bayram hediye edip göçen Ramazân-ı şerif, nasıl değerlendirilirse; af ve merhametin tuğyan hâlinde olduğu bir mevsim olur? Yani ilâhî af ve merhamet nasıl cûş u hurûşa gelir?

Suâlin cevabı içinde:

Bizim affımız ve merhametimiz bu mevsimde tuğyan ederse, coşarsa, gönüllerimizden taşar ve infâka dönüşürse, kardeşliği yeşertirse, toplumu bir gülistan hâline getirirse, işte bu kıvamdaki bir Ramazân-ı şerif idraki, Cenâb-ı Hakk’ın af ve merhametini de galeyâna getirecektir inşâallah…

Çünkü O buyuruyor:

“Kullarım sana, Ben’i sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana duâ ettiği vakit duâ edenin dileğine karşılık veririm. O hâlde (kullarım da) Benim davetime uysunlar (Benim şeriatimle, ibâdet, muâmelât ve ahlâkî vasıflarımla mücehhez olsunlar) ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.” (el-Bakara, 186)

Hep şikâyet ediyoruz; dünyadan, dünyevîleşmeden, dünya meşgalelerinden… Fakat işte Ramazân-ı şerif, bambaşka bir gündem açıyor önümüze: Günümüzü iftarla, sahurla yeniden şekillendiriyor. İhmal ettiğimiz ibâdetlere yoğunlaşabilme fırsatları sunuyor. Cömertlik ve merhamet için vesileler takdim ediyor.

Ramazân-ı şerif, heybesi birbirinden güzel hediyelerle dopdolu bir misafir… Ancak biz o hediyelerle hayatımızı doldurabilirsek, dopdolu bir kulluk yaşayabilirsek, mâlâyânîden, lehviyyattan, boş meşgalelerden kendimizi ne kadar kurtarabilir ve bunu hayatımıza ne kadar yayabilirsek, işte asıl Ramazân-ı şerif idraki o olacak.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ, Ramazân-ı şerîfin hayatımıza mesajını, yanlışı doğruya dönüştürmek olarak ele aldı:

“Ey insanlar! Siz de ilâhî rızâya ermek için nefislerinizi bağlayın, cehenneme düşürecek işlerin kapılarını kapatın, bir ömür cennetlik amellerin kapılarını açık tutun! Gülbahçesini ateşe değil, ateşi gülistana dönüştürün. İslâm ahlâkını yabancı heveslere değil, onları İslâm ahlâkına dönüştürün!”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocamız; “Cenâb-ı Hak Nasıl Bir Genci Sever?” suâli etrafında, gençliğin kıymetini, ashâbın gençlerinin fazîletini ve günümüzde gençlik için yapmamız gerekenleri anlattı.

Mevlânâ’nın vecîzeleri etrafındaki ikinci makalelerinde ise «Dünya Dershânesinde Tuzaklardan Kurtuluş Çaresi»ni kaleme aldı.

Dosyamızda Ramazân-ı şerîfin, ilâhî af ve merhameti tuğyân ettirecek kıvamda ihyâsı için güzel tavsiyeler, hikâye diliyle ve âyet-i kerîmelerin, hadîs-i şeriflerin açtığı pencerelerle takdim edildi.

Gencimizin, insanımızın, toplumumuzun; onca çeldiriciye, tuzağa, eğlenceye aldanmadan, zoru seçmesi, hakikate yönelmesi yolunda ufuk açıcı işaretler yer aldı.

Nurettin TOPÇU’nun harekete geçirici îman ve ahlâk vurgusu, Ebû Tâlib el-Mekkî’nin artık sadece teni değil biraz da kalbi doyurmaya, azıklandırmaya çağrısı, Abdülaziz Bekkine, Abdülhakim Arvâsî gibi zatların, münevverlerimizin kalp ve dimağlarını doyurmaktaki muvaffakiyetleri muhtevâmızdan sizlere göz kırpan birkaç işaret…

Ramazân-ı şerifte af ve merhametin coşması için, yaz mevsiminde alnımızın daha bir başka terlemesi zarurî…

Evlâtlarımız için, nesillerimiz için…

Tabiatın en bereketli mevsimini, rehâvete, lüzumundan fazla istirahate ayırmak, ilâhî af ve merhameti değil, -Allah korusun- gazab-ı ilâhîyi tuğyân ettirebilir.

O ilâhî ikazı unutmamalı:

“Cehennem ateşi çok daha sıcak…”

Yüzakıyla