115.SAYI TAKDİM

Takdim

Hayatın bir tabiat döngüsü var: İlkbahar, yaz, sonbahar, kış…

Bir de okulların, eğitimin her yıla kattığı bir döngü var:

Eğitim-öğretim yılının başlaması, ara tatil, ikinci dönem ve yaz tatili… Sonra tekrar dönem başı… Kimi için TEOG, kimi için YGS, LYS… Üniversiteliler için vize-final… Kendimizinki bitince, çocuklarımızınki başlıyor, sonra torunların… Fakat ömrün yılları bu mevsimleri kovalamakla geçiyor.

Bu döngü kısır mı verimli mi? Bu daire fâsit mi, sahih mi? Bu dönüş, tavaf gibi yücelere yükselten bir dönüş mü, yoksa girdap gibi bizi bataklığa çeken bir yuvarlanış mı?

Elbette; okul koşturmacası, daha iyi bir eğitim için… Daha iyi bir eğitim de, daha iyi bir gelecek arzusuyla…

Nasıl bir gelecek?

Yazın sona ermesi, havaların serinlemeye, yaprakların dökülmeye başlaması sebebiyle hüzün tedâîlerine sahip eylül; iç dünyamıza yönelip muhasebemizi yapmamıza da vesile olabilir.

Soru şu:

Çocuklarımızın Geleceğini İnşa Ederken Nelere Dikkat Ediyoruz? Maddî-Mânevî

NASIL BİR İSTİKBAL?

Nasıl Bir Âhiret Endişesi?

Tahsil çağı; uyuşturucu, fuhşiyat, alkol, cinnet ve intihar gibi menfîliklerin ağından nasıl kurtarılabilir? Ömrün bu en verimli mevsimi, huzur ve mâneviyat ile nasıl bir cennet bağına dönüştürülebilir?

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ bu suâlin cevabını; geçecek, fânî gelecek ile kalıcı, bâkî istikbâli karşılaştırarak veriyor. Yerde kazanmaktan vazgeçerek, gökte kazanmayı çare olarak takdim ediyor:

Dünya merkezli gelecek inşa edenlerin hâli de, sonunda eyvahlar çukuru.

Yığınla maddî kaygılar ekseninde gelecek endişesine kapılanlar da, mânâ cihetinde sayısız girdapların kurbanı. Sebep? İnsanın, aslında geçecek olanı gelecek zannetmesi, asıl geleceği de gelmeyecek sanması. Yani; «Esas hayat, âhiret hayatıdır.» düstûrunu kaybetmesi.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; akıl kuvvetindeki nimet ve tehlikeye dikkat çekerek, ilmi faydalı ve faydasız olarak ayıran Efendimiz’in rahlesinde diz çökmeye davet ediyor. «İlmi Faydalı Hâle Getirecek Sır: ALLAH RASÛLÜ -sallallâhu aleyhi ve sellem- İLE ÜLFET» başlıklı yazı, hayatî bir hakikati gönül dünyamıza fısıldıyor.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsından çıkarılan Sır ve Hikmet İncilerinde; «SUYUN -İNSANA İBRET- MÂCERASI» var. Daha doğrusu, ârif gönüllerin suyun âyînesinde gördükleri derin hakikatler… Suyun âlemimizde çizdiği dairenin ne kadar sıhhatli, eğitici, temizleyici ve insana ibret bir yolculuk olduğuna dikkat çeken hikmetler.

Edebiyat, şiir, kültür-sanat, toplum ve tarih kadar, bir şahsiyet terbiyesi, eğitim dergisi de olan Yüzakı’nın yazarları dosya mevzuunu doyurucu inceleme, gözlem, tespit ve tekliflerle işlediler.

Okullar çerçevesindeki eğitim; ekonomi, meslek kazanma, emek dünyası, hayata hazırlama, edep harmanı açılarından değerlendirildi. İslâm dünyasındaki modellerle mukayeseler ile eğitim müesseselerimizin tarihî seyri masaya yatırıldı. Gündemdeki IŞİD, Suriye ve kaynayan Orta Doğu bir de eğitim zihniyeti açısından ele alındı.

Anne-babadan dedelere ailenin eğitimdeki rolü, en çok vurgulanan hakikatlerden oldu. Neticede okulu da, okulları sevk edecek irade de ailelerin heyecanından, taleplerinden besleniyor. Öyle ya, evlâtlarına iyi bir istikbâli miras bırakmak isteyen anne-babalar, çoğu kez çocuklarından daha heyecanlı ve istekli olmakta, eğitim çarkını döndürmekte. Tam da burada hadîs-i şerîfin mesajı yetişiyor:

“Çocuklarınıza bırakabileceğiniz en değerli miras; güzel terbiyedir.”

Bu en değerli mirası bırakabilirsek, gözümüz açık gitmeyeceğiz bu dünyadan. Biz de istikbâlimize, yüz akıyla gidebileceğiz o zaman…