21. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

Milletleri ve vatanları oluşturan ve yaşatan birtakım temel ve hayatî unsurlar vardır. Bunlar zedelendiği ve yok edildiği vakit, toplumların ve ülkelerin geleceği, bin bir tehlikenin girdabında boğulur.

Bu unsurlar, özetle bizleri biz yapan tarihî, millî ve dinî değerler manzumesidir.

Bunlara sık sık temas edilse de Nasrettin Hoca’nın fıkrasında anlatıldığı gibi bindiği dalı kesen düşüncesizler ve ahmaklar yüzünden varlık temelimizi ve kimliğimizi hiçe sayan ve yıpratmaya çalışan kasıtlı veya kasıtsız kimseler maalesef eksik olmamaktadır.

Densizler, dış dünyadan iseler normal. Fakat iç dünyamızdan ve hele önemli makam ve mevkidekiler arasından iseler, tam bir garabet.

Malûmunuz, ağacı kesen balta, o ağacın dalı sayesinde bunu başarır. Zaten içinde bulunduğumuz coğrafya, her zaman böyle sebeplerle büyük savaşların ve katliamlarım yapıldığı bir ortam hâline dönmüştür.

Bugün de durum aynı değil mi?

Öyleyse yaşananları görmeyip Anadolu insanının birlik ve bütünlüğünü parçalayıcı sözler ve davranışlar sergilenmesi, akıl kârı mı?

Değil.

Bu vatana asırlardır kök salmış bir milletin îmanının horlanması da, hiç akıl kârı değil.

“Anadolu keşke Müslüman olmasaydı!” denilmesi, tamamen zırdelilik.

Yıllardır kaynayan doğu illerimizde vatanımızın en temel harçlarında birinin Müslümanlık olduğunu görmezden gelebilir miyiz? Bu harcı kaldırdığımızda kocaman bir mozaik olan Anadolu’yu bütünleştirecek hangi güçlü îman duygusu kalır?

Şiirin diliyle söyleyelim:

Olmasa îman nefesi,
Bu Anadolu âbidesi;
Kalır mıydı hür vatanın
Ardahan’ı, Edirne’si?.. [Seyrî]

Elbette kalmazdı.

Fakat îman nefesi ve mü’min Anadolu âbideleri var olduğu için kaldı. Kalacaktır da. Birileri kalmasın diye çırpınsa da…

İşte bunu tekrar haykırmak için Yüzakı Dergisi olarak Kasım sayımızı «Anadolu İyi ki Müslüman!» gerçeği etrafında hazırladık.

Anadolu’daki İslâm gerçeğini karalamak, bu milletin geleceğini tehlikeye atmak ve cennet vatanımızı yabancıların maksatlarına uygun bir rotaya sürüklemek isteyenlerin gaflet ve cehâletlerini şair SEYRÎ, «Ahmak Kafa Çeşitleri» başlığı altında dile getirdi. Buna paralel olarak Mehmet İsa HAKŞİNAS «Rektörlerin Kulakları Çınlasın!» başlığı içerisinde Nurettin TOPÇU’dan da iktibasla üniversite yönetimlerindeki bugünkü durumu değerlendirdi.

Diğer taraftan Papa’nın önceki aylarda yaptığı konuşmanın akislerinin devamı dolayısıyla gayr-ı müslimlerin Hazret-i Peygamber’e karşı kabalık ve ithamlarına bizim Hazret-i İsa ile alâkalı güzel tavrımızı yansıtmak istedik. Bu noktada her zaman kendilerinden bir adım önde olduğumuz gayr-ı müslimlerin ciddî bir özeleştiri ve özür içinde olmaları gerektiğini barizleştirdik. Mevzuu etraflıca ele almak maksadıyla Prof. Dr. Mustafa UZUN ile: «Edebiyatımızda Hazret-i İsa» üzerine bir mülâkat yaptık. Mustafa UZUN, bizim Hazret-i İsa’yı Hıristiyanlardan daha çok sevdiğimizi vurguladı ve konuyu zengin örneklerle ortaya koydu. Ayrıca aynı mevzunun değişik bir veçhesi olan: «İslâmî Edebiyatta Hazret-i İsa Etrafında Oluşan Mazmunlar»ı da Doç. Dr. Mustafa ÇİÇEKLER ile konuştuk. Mustafa ÇİÇEKLER, mazmunları açıklarken Hazret-i İsa’nın tevhidi ve vahdeti temsil ettiğinin altını çizdi.

Karakter bölümünde ise Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi «Hazret-i İsa’nın Müjdesi» konusunu işledi. Kitab-ı Mukaddes’te geçen örnekler etrafında Hazret-i Peygamber’in Faraklit/Ahmed ismiyle müjdelendiği gerçeğini gündeme taşıdı. Ayrıca rahmet ve bereket mevsimi olan Ramazan ve Bayramı’nın ardından o güzel vakitlerin güzelliğini diğer zamanlara da taşınması gerektiği üzerinde durdu.

Değerli şairlerimizden, aynı zamanda yayın kurulumuzun üyesi olan TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) da Hazret-i İsa’yı şiirle enfes bir üslûpla anlattı.

Diğer köşelerimizdeki altın kalemler, yine heyecanla okuyacağınız güzide yazılarını sizler için satırlara döktüler.

Yüzakı, yine zengin mevzuları ve şiirleriyle sizlerle birlikte.

Hep beraber köklü bir gelenekten güçlü bir geleceğe…

Aşkla, bayrakla, îmanla…

Bu cennet vatanımızın şühedâsıyla yan yana…

Yüzakı Dergisi