110. SAYI TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,

Cahiliz… İlme, muallime muhtacız. Bilgisiziz, âlime, tâlime muhtacız. Zayıfız, zaaflarımızı gösterecek ve kuvvelerimizi kuvvetlendirecek bir mürşide muhtacız. Çırağız, ustaya; talibiz, üstâda muhtacız. Kaybolmuşuz, rehbere muhtacız.

Bizi bu muhtaçlıklarla yaratanın bir murâdı var elbet… Bizi, insan mürebbîlerine sevk etmek, hakikî ruh muallimlerine emânet etmek.

Öğretmenlik, enbiyâ mesleği… Bereketli yağmurlarıyla, baharı muştulayan bu nisanda da, Kutlu Doğum esas mevzumuz. Kâinâtın Fahri’ni; tâlim ve irşâdıyla, öğretmenliğiyle, mürebbîliğiyle yazılarımızın şeref tâcı eyledik.

O’nun Rahlesinde…

«Fazîletler Medeniyeti»ni teşkil eden en mümtaz şahsiyetler nerede yetişti?

O’nun Rahlesinde…

Ebûbekirler, Ömerler, Osmanlar, Aliler nerede yetişti?

O’nun Rahlesinde…

Bugün çare, şifâ, reçete nerede?

O’nun Rahlesinde…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; on dört asır evvel olduğu gibi bugün de kıyâmete kadar da, onulmaz dertlere çarenin O’nun Rahlesinde olduğunu vurguladığı başyazıda, iyi-kötü, hak-bâtıl ayırımının önemini şöyle ifade etti:

İnsan hayatında en mühim ölçü, iyiyi ve kötüyü ayırt etmek. Zira hayatı huzur içinde yaşayabilmek ancak buna bağlı. Bunun anlayış ve basîreti de elbette takvâ ile mümkün.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Severek ve Sevdirerek Tâlim ve Terbiyede; EN MÜSTESNÂ REHBER -sallâllâhu aleyhi ve sellem-»i Fahr-i Kâinât Efendimiz’i, ashâbının eşsiz muhabbet tezâhürleriyle anlattı.

«Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri» köşesinde, «Dikeni Güle Döndüren Ahlâk» incinmeyen, incitmeyen ahlâk-ı Muhammediyye takdim edildi.

Yazarlarımız, şairlerimiz Peygamber Efendimiz’in muallimliğine, eğitimciliğine çeşitli açılardan baktılar ve hayranlıklarını ifade ettiler. Kimi, O eşsiz muallimin, yaramaz ve utanmaz talebeleri olduğumuza hayıflanırken; kimi, devrimizin kolaycı eğitim anlayışlarıyla o çilekeş tâlim ve terbiyenin üstünlüğünü karşılaştırdı. Öğretmenlik mesleğinin emektarları da, gençleri de; tecrübelerini, hâtıralarını, Nebevî düsturlarla dile getirdiler. İllâ ve illâ, O müstesnâ mürşid ve mürebbînin tedrisâtına olan ihtiyacımızı, birkaç gün veya haftaya hasretmemenin altı çizildi.

Nisan meltemleri altında, günümüz Medîne-i Münevvere intibâları ve Salevât’ın gönlümüzde uyandırdığı mânâlar ilginizi cezbedecek makaleler.

Tarih köşemizde, gündemdeki Kırım ve Ukrayna’nın günümüzdeki problemlerinin üç buçuk asır öncesindeki temellerine neşter vuruluyor.

Hazret-i Hasan’dan Hasan Ünsî’ye, Merzifonlu’dan Gazi Osman Paşa’ya sîmâlar da O’nun Rahlesinde az veya çok tahsil görenler…

Şiirler de «evvelen bizzât Hâce-i Kâinât» yani Kâinâtın Hocası -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gönülden yakarışlar, O’nun rahlesinde diz çökmeye çağırışlarla dolu…

Değerli Okuyucularımız,

10. yıl kampanyamıza ilk ayından itibaren gösterilen teveccühünüze teşekkür ediyoruz. Dile gelen rahmet ve bereketin sağanak sağanak yağdığı «Kutlu Doğum Haftası»nda da Kutlu Doğum kampanyamıza ilgi ve alâka göstereceğinizden eminiz.

O -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; Refîk-i Âlâ’sına irtihâl ettiğinden beri, O’nun Rahlesi, O’nun vârisleri olan ilim ve irşâd ehline emânet… Kalem ve kâğıt, kürsü ve minber evvelâ O’na hizmetkâr olmalı…

Yüzakıyla…